Surp Kevork Kilisesi, kayıtlara göre 16. yüzyılın başında 83 Ermeni ailenin Çanakkale’ye gelmesinin ardından 1669 yılında yapılmış. Kilise 1691 yılında yıkılmış, 1718’de Sultan III. Ahmet’in fermanıyla yeniden inşa edilmiş. 1950 yılına kadar aktif olarak kullanılan kilise, cemaatin Çanakkale’yi terk etmesi sonucu sahipsiz kalmıştır. Kültür Bakanlığı’na devredilen kilise önce müze, sonra kültür merkezi ardından etnografya müzesi olarak işlev görmüştür. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi açılınca üniversiteye tahsis edilmiştir.
Çimenlik Kalesi dış kale ve iç kaleden oluşmuştur. Dış suru 150x100 metre ölçülerinde, yüksekliği 11 metredir. Surlarda 9 adet burç bulunmaktaydı. Deniz tarafındaki sur III. Selim zamanında yıktırılarak yerine değişen silah teknolojisine uygun platformlar yaptırılmıştır. Bahçede baruthane binası ile Fatih ve Abdülaziz dönemlerinde yapılmış ve kendi adlarıyla anılan iki adet cami yer almaktadır. 18 Mart 1915 günü, İngiliz gemisi Queen Elizabeth’ten atılan ve kuzey sur duvarında açtığı 2 metrelik delik içinde patlamadan kalan top mermisi de hala düştüğü yerdedir. Müzenin bahçesinde ise çeşitli büyüklükte toplar, top taşıma arabaları, tanksavarlar, mayınlar ve denizden çıkarılan bir Alman denizaltı kalıntısı sergilenmektedir. Bu sergi mekânları dışında müze giriş kapısının solunda Muavenet-i Milliye Salonu adı verilen geçici sergi salonu da sık sık yeni bir sergiye ev sahipliği yapmaktadır. Bu salonunun yanında oldukça zengin bir hediyelik eşya satış yeri bulunmaktadır. (ÖZDEM, Filiz (Ed.), Aşklar, Savaşlar, Kahramanlar ve Çanakkale; Veysel Tolun, Osmanlı’nın Akdeniz’e Açılan Kapısı. Çanakkale, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2012, s. 11-162. )
Fotoğrafçı Saygın Mavinil'in stüdyo ve atölyesi
Bordo Bina, sanat, tasarım ve gastronominin kentin hafızasıyla kesiştiği bir mekân fikriyle 2018 sonbaharında kapılarını açtı. Çanakkale’nin geçtiğimiz yüzyıldaki kozmopolit kültürünü yansıtan taş bina, tarihin izlerini mümkün olduğunca koruyarak “vintage, nostalji, geri/ileri dönüşüm” fikirlerini odağına alan çok amaçlı bir mekân, bir “ev” olarak kurgulandı.
1904 yılında, Osmanlı donanması askerlerinin Çanakkale'de konaklarken ihtiyaçlarını karşılaması için yaptırılan ve 1976 yılında tarihi eser olarak tescillenen Müstahkem Mevki Er Hamamı, 1996 yılına kadar askeri hamam olarak faaliyetini sürdürdü. Yapı bu tarihten sonra ilk kez Bienal sergileri kapsamında kapılarını açtı. 2009 yılında Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanlığıyla imzalanan protokolle binanın kullanımı Çanakkale Belediyesi'ne devredildi. 2012 yılında restorasyon çalışmalarına başlanan mekan, 2013 yılında Seramik Müzesi olarak hizmete açıldı.
Temmuz 2022'de açılan StduioMAHAL, asma katında sanatçı, tasarımcı, yazar, yönetmen, çevirmen gibi günümüz kültür üretiminin önemli temsilcileriyle akademisyen ve sanat uzmanlarının misafir edileceği bir “konuk programı-residans”, geniş alanı ise sanat üretimi yapılabilecek, atölye ve masterclasslar düzenlenebilecek, sahne sanatları alanında performanslar gerçekleştirilebilecek bir ortak alan olarak işlevlendirildi.
17. yüzyıldan itibaren seyyahların uğrak mekânı, 19. yüzyılda ise Troya kazılarının merkezlerinden olan, Çanakkale Savaşları sırasında Anadolu müdafaasına ev sahipliği yapmış Çıplak Köyü Türk ve Osmanlı tarihinden bir kesit sunan, Troya Ovasının etno-kültürel kırsal mirasını tüm zenginliklerini yansıtan özgün bir köy.
1972 yılında Doğan Mobilya adıyla Çanakkaleli bir aile tarafından Biga’da kurulan mütevazı mobilya şirketi, 1987 yılında Doğtaş AŞ. adını aldı, 1993 yılında Türkiye genelinde bayilikler vermeye başladı ve bir yıl sonra da dünya pazarına açıldı. Doğtaş’ın 1990’lı yıllarda açtığı ve Çanakkale’nin ilk alışveriş merkezi olan Doğpa binası 2008 yılında halen giriş katında faaliyet gösteren bir süpermarkete devredildi. Doğpa’nın yıllardır boş duran üst katları ise 4. Uluslararası Çanakkale Bienali’ne ana sergi mekanı olarak CABININ’e tahsis edildi.
Assos Antik Liman'dan Geyikli Odunluk İskelesi'ne, oradan Çanakkale Sarıçay Kenarı'na uzanan bir coğrafyada, 19. yüzyılın ikinci yarısında Yahudi tüccarlar özel taş depolar yaptırır ve depolar zaman içerisinde bölgenin en önemli ticaret ürünü olan meşe palamutlarının adıyla anılmaya başlar. Depolarda çay ya da deniz kenarında olmasının nedeni ticaret mallarını gemilere mavnalarla kolayca sevk etmektir. 1960'lara kadar ticaret içindeki işlevini yerine getiren palamut depoları, hammaddelere dayalı ticaret hareketliliğinin azalmasıyla işlevini yitirerek metruklaşır. 90'lı yıllarda Çanakkale'de yürütülen mimari mirası koruma çalışmaları kapsamında Sarıçay kenarındaki bu depoların olduğu bölge koruma altına alınmıştır.
90’larda Çanakkale Belediyesi tarafından inşa edilen Belediye İş Merkezi’nin bir bölümü 5 yıl boyunca özel sinema işletmesi tarafından kullanıldı. Özel sinemanın ardından mekanlardan birini çok amaçlı salon olarak kullanıma açan ve zihinsel engellilerle sanat atölyelerine tahsis eden belediye, salona, geçtiğimiz yıllarda hayatını kaybeden zihinsel engelli Erkan Yavuz’un ismini verdi.
İskele Meydanı'nda bulunan yapı Çanakkale'nin ünlü levantenlerinden, saat kulesini de yaptıran Vitalis'in evidir. Günümüzde giriş katı Vitalis Kafe olarak hizmet veren binanın üst katları ÇOMÜ'nün kültür ve eğitim faaliyetlerine evsahipliği yapmaktadır.
Sanatsever 2018 yılında Çanakkale'nin genç sanatçı ve tasarımcıları tarafından açıldı. Tasarım ve sanat atölyesi, galeri ve kafe hizmeti sunan mekan, özellikle çocuklara yönelik birbirinden yaratıcı etkinliklere ev sahipliği yapıyor.
Çanakkale’nin en önemli Levanten ailelerinden, Calvert ailesinin kordonda yer alan ve 1950’lerde yıkılan konağının bahçesinin bir bölümü günümüzde Halk Bahçesi olarak işlev germektedir. 19. yüzyılın ikinci yarısı ve 20. yüzyılın ilk on yılları boyunca İngiltere konsolosluğu, Prusya konsolos yardımcılığı, Belçika ve Hollanda fahri konsolosluğu, Birleşik Devletler fahri konsolosu gibi görevler üstlenen aile fertlerinden Frank Calvert, Troya kazılarını başlatan kişidir. Halk arasında İngiliz Bahçesi ya da Calvert Bahçesi olarak da bilinen Halk Bahçesi oldukça zengin bir botanik mirasa sahiptir. Çanakkale Bienali kapsamında Halk Bahçesi ve içerisindeki su deposu gibi farklı yapılar sergi ve etkinlikler için kullanılmaktadır.
OPET Tarihe Saygı projesi kapsamında, 2018 Troya Yılı vesilesiyle Troya kopseptiyle yenilenen Tevfikiye Köyü bir Arkeo-Köy kimliği kazandı. İçerisindeki çok amaçlı salon ve galeri 2018 sonbaharından bu yana farklı sanat aktivitelerine ev sahipliği yapmaktadır.
Eski Çanakkale'nin merkezi konumundaki meydanda eski Ermeni Kilisesi ve halihazırda metruk durumda olan Ermeni okulları bulunmaktadır.
Troya Antik Kenti girişinde yer alan müze, 3.000 m2 sergi salonu, 11.200 m2 kapalı inşaat alanına sahiptir. Müze ziyareti rampadan inerken başlamaktadır. Rampanın duvarlarında bulunan nişlerde Troya’nın farklı katmanları; mezar taşları, büyük boy heykeller, sahne canlandırmaları ve büyük boy fotoğraflarla anlatılmaktadır. Müzede Troas bölgesinde yürütülen kazılarda elde edilen buluntular, Troya kent katmanları ve Troya kazı tarihçesi interaktif öğelerle de beslenerek sunulmaktadır. Troya altınları seksiyonu, Roma dönemi heykelleri ve Poliksena Lahdi müzende öne çıkan eserlerden.
Ermeni Kilisesi yanında yer alan ve 1890’lı yıllarda Ermeni Sıbyan Okulu olarak inşa edildiği bilinen yapı uzun yıllar Tekel Tütün Deposu olarak kullanılmıştır. 2006 yılında Çanakkale Belediyesi tarafından satın alınmış, Troia Vakfı’na tahsis edilmiş ve aynı vakıf tarafından restorasyonu gerçekleştirilmiştir. 2005 yılında kaybettiğimiz Troia kazıları başkanı Prof. Dr. Manfred Osman Korfmann’ın vasiyeti üzerine, kütüphanesi bu yapıya taşınarak yaklaşık 10.000 kitaplık prestijli bir Arkeoloji İhtisas Kütüphanesi olarak 2007 şubat ayında hizmete açılmıştır. Korfmann Kütüphanesi’nin giriş katında kültür ve sanat etkinliklerine ayrılmış çok işlevli bir salon bulunmaktadır.
Bugün Devlet Güzel Sanatlar Galerisi olarak hizmet veren bu konak yazışmalarda ve halkımız arasında Eski İngiliz Konağı, Madam Hettie’nin evi ya da Necip Paşa Köşkü olarak anılmaktadır. Kültür Bakanlığı 1988 yılında konağı Devlet Güzel Sanatlar Galerisi Müdürlüğüne tahsis etmiş olup, restorasyon, teşhir tanzim çalışmaları sonunda Çanakkale Savaşlarının 75. yıldönümü olan 18 Mart 1990 günü hizmete açmıştır.
1800’lerin sonunda inşa edilen ve kentin adalarla olan zorlu deniz trafiğinin geçiş noktasında yer alan Yalı Hanı, yüzyıl başına kadar özellikle Rum nüfus tarafından konaklama amaçlı kullanıldı. 1983’e kadar konaklama işlevini sürdüren Yalı Hanı, özellikle 70’li yıllarda sol siyasetin yereldeki merkezi olarak kentin siyasi ve sosyal tarihinde büyük önem taşımaktadır. 1994’te ise restore edilmiş ve o tarihten bu yana Çanakkale sivil toplumunun en önemli merkezlerinden biri olarak, sivil toplum faaliyetleri, kültür-sanat eylemleri, yerel sanat atölyeleri barındıran bir cafe-restoran olarak işletilmektedir.
19. yüzyıldan kalma Meşe Palamudu ya da Yahudi Depoları, 60’lı yıllara kadar kentin toptan ticareti ve ihracatıyla ilgili önemli merkezlerden biriydi. Bu faaliyetlerin sona ermesiyle atıl duruma düşen Çay Kenarı mevkiindeki alanda son yahudi mülkü olan bu depo, Fortüne ve İzak Kumru anısına, aileleri tarafından 2011 yılında restore edildi. CABININ - Çanakkale Bienali İnisiyatifi tarafından 2 Kasım 2013 tarihinde MAHAL Sanat adıyla açılan mekan, inisiyatifin düzenlediği çağdaş sanat odaklı faaliyetlerin yanı sıra kentin sivil toplumu için bir çalışma ve etkinlik merkezi olarak işlev görmektedir.