Kanatlı Sözler / Katmanlar, Troya Kazıları Sanat Ekibi, Çevrimiçi Sergi
7. Çanakkale Bienali, Özel Proje: Kanatlı Sözler / Katmanlar
Troya Kazıları Sanat Ekibi Çevrimiçi Sergisi
25 Aralık 2020 – 25 Ocak 2021
Sanatçılar: Burak Topçakıl, Erdal Sezer, Mehmet Erim, Ülkü Sönmez, Yağmur Ebru Metin, Yeliz Saydan
Küratörler: Deniz Erbaş, Seyhan Boztepe
Danışman: Prof. Dr. Rüstem Aslan
“Bir arkeoloğun emeğinin sahnesi olan kazı açması ile sanatçının yapması gereken tercihler arasında çok güçlü bir benzeşim vardır: “Benim ilgimi çeken budur, buna odaklanacağım” dedikleri an. Ardından tabi ki sanatçının hayal gücü harekete geçer ve farklı yönlere ilerler.” Colin Renfrew: A Conversation”, Art and Archaeology, Ed. I.A. Russell & A. Cochrane, Springer, 2014, s.11
Çağdaş sanat ile arkeoloji ilişkisine odaklanan bir arkeolog olan Colin Renfrew, bu iki pratiğin ilişki ve etkileşiminin potansiyellerine, arkeolog ile sanatçı arasındaki benzeşime vurgu yapıyor. Renfrew’e göre, insanlık haline dair ortak bir arayışta birleşen arkeolog ile sanatçının ele aldığı materyal, nesne, alan, hafıza ya da bilgiye yönelen ilgisi bilim, zanaat, sanat arasındaki çizginin de silikleştiği bir alan açıyor. Sanatçının, konusunu ya da malzemesini ele alırken, arkeoloğun takıntılı detaycılığından, en ufak ayrıntılara büyüteç tutan titizliğinden öğrenecekleri olabilir. Arkeolog ise bir açmaya bakarken, sanatçının her türlü duyusal deneyimi, deneyselliği ve sezgilerini sürece dahil eden yaratıcılığından beslenebilir.
Günümüzün kültürel üretimine odaklanan bu iki pratik arasındaki benzerliğe farklı açılardan da bakmak pek âlâ mümkün. Bir çağdaş sanat sergisindeki ziyaretçi de arkeoloğa benzer bir bakışla karşısındaki maddi dünyayı anlamlandırmak, çözmek ya da kavramak durumundadır. Diğer bir ortaklık arkeolojik alanın sergilenmesi aşamasında görünür hale gelir. Arkeolog, tıpkı küratör gibi, yaptığı arkeolojik çalışmanın sahnesi olan ören yerinin nasıl bir anlatımla sahneleneceğine, nelerin ne sırayla gösterileceğine, nasıl bir hikâyeyle kurgulanacağına, bilgi ve deneyimin nasıl aktarılacağına karar vermelidir. O aşamadan sonra ören yeri, kelimenin tam anlamıyla bir sergidir.
Troya, tüm bu benzeşimler, fikirler ve açılımlar ışığında, arkeologlar ile sanatçıların bir araya gelmesinin taşıdığı potansiyellerin ele alınacağı ortak zemin olabilir mi? Hem iki asra yaklaşan arkeolojik çalışmaların hem de çağlar boyunca dünyanın farklı yerlerinde hayal gücünü besleyen Homeros destanlarının hafıza mekânı olan Troya, Çanakkale’de yaşayan ve farklı medyumlarla çalışan sanatçı kuşaklarını da besleye gelen bir kaynak. Ören yerinin, taşların, yıkıntıların doğayla iç içe geçtiği harabenin yanı sıra, Troya Müzesi’nde sergilenen buluntular da görsel açıdan oldukça cezbedici ve etkileyici. 2018 yılında Troya Müzesi’nin açılması, ören yeri ve müzenin bir aradalığı, birbirine gönderme yaparak bilgi, deneyim ve etkileşimi besleyen, birbirini bütünleyen, zengin bir kültürel alan oluşturdu. Yine de yıkıntı estetiğinin, mitolojik şiirselliğin, asırlar öncesinin estetiğini yansıtan arkeolojik nesnelerin büyüsünün ötesine geçecek bir ilişkisellik ihtiyacı da söz konusu. Tıpkı bir arkeolog gibi yüzeysel ve görsel olanın derinliklerine ve katmanlarına doğru bir yolculuğa çıkmak, sanatçıların hem kendi pratiklerini geliştirmelerine katkı verebilir hem de günümüz sanatı bağlamında Troya üzerinden arkeoloji ve sanatın kesişim alanlarına dair farklı bir düşünme ve üretme sürecini harekete geçirebilir.
Hem Troya Ören Yeri hem de arkeoloji pratiği ile sanatçılar arasında farklı bir ilişki nasıl mümkün olabilir sorusuyla başlayan Troya Kazıları Sanat Ekibi, sanatçı ve küratörlerin arkeologların araştırma sahasına girebildiği, ören yeri ve müzenin arka planındaki çalışmaları deneyimleyebildiği, böylece arkeolojik ve sanatsal süreçlerin birbirinden beslenebildiği bir üretim zemini olarak 2020 yılında resmiyet kazandı. Pandemi koşullarına uyarlanarak yürütülen çalışmalarda sanatçılar ve arkeologlar bir arada düşünme ve birbirinin pratikleri üzerinden tartışma imkânı buldu. Kanatlı Sözler / Katmanlar sergisi, işte bu altı aylık süreçten beslenen üretimleri bir araya getiriyor.
Türkiye’de alanında bir ilk olan Troya Kazıları Sanat Ekibi’nin 2020 yılı çalışmaları ve Kanatlı Sözler / Katmanlar sergisi, SAHA Derneği tarafından desteklenmiştir.