DOĞ Grup Sergisi
Şehirlerin griliğinden sıkılmış 6 sanatçının, doğadan aldıkları malzemelerle ve ilhamla ürettikleri eserleri bir araya getiren “DOĞ” sergisi; yükselen, sert, köşeli, beton duvarlar ile çevrili yaşamlarında yeşile, doğaya duydukları özlemi ve arzuyu Mahal Sanat’a taşıyor.
Ayça, odunların kömürleşen kalıntıları ve doğadan bulduğu çeşitli organik malzemeleri kullanarak ürettiği son dönem eserlerinde ağırlıklı olarak koyu gölgelerin hâkim olduğu görsel araştırmalar üzerinde duruyor. Doğanın döngüsünden geriye kalanlar eserlerinin temel malzemesini oluşturuyor ve geri dönüşüm fikrinde ifade buluyor.
Berna, “… yapıtlarında artık kaçınılmaz olan bir hakikatin, küresel geleceği tehdit eden çevre kirliliğinin ve bu gerçeğin insan üstündeki olumsuz etkilerinin kararlı ve atak bir biçimde irdeliyor. Dolmacı’nın kararlılığı özellikle yapıtları üretme sürecinde doğada yaşayarak ve doğrudan ilişki kurarak çalışmasında ve günlük yaşamda bilinen organik malzemeleri kullanmasında belirginleşiyor. Doğada yaşayarak ve çalışarak kendi ürettiği organik malzemelerle gerçekleştirdiği bu yapıtları küresel çevrenin geleceği için bir iyileştirme eylemi olarak sunuyor …” (Beral Madra 2023)
Büşra, kendini uzaktan görmeden ve yargılamadan sadece hareket etmeye, bilincinde biriktirdiği ağaçların en yalın şekilde yaşatılmasına odaklanıyor: “Geriye çekilip baktığımda oluşturduğum dalların bilincimdeki yollar olduğunu da düşünüyorum. Bu hareketlerle tasvir ettiğim bir ağacı, kendi tohumlarıyla kapladığım “ağaç yerleştirme”de tohum ile ağacın sonsuz döngüsünü araştırdım. Son dönemde ise ağacın geçmişe uzanan kökleriyle kendi köklerim, ailem, geçmişimiz, kolektif belleğimiz arasındaki ilişkiye yoğunlaştım.”
Derin için resim, sanat pratiğinde ilişkiler üzerine düşünmenin bir yoludur: “Aynı zamanda bana şekil ve renklerle ahenk aradığım deneysel bir alan sağlıyor. Üretim sürecinde farklı malzemeler ve yöntemler denemek, pratiğimin önemli bir parçasını oluşturuyor. Kendiliğindenlik ve keşif yaratım sürecinde beslendiğim önemli kaynaklar. Konu genellikle varlıklar ve tabiat unsurları arasındaki ilişkilerden geliyor. Son yıllarda yaratıcı süreçlerde doğayla işbirliğinin yollarını araştırmaktayım ve bir süredir doğal boya ve malzemelerle deneyler yapmaktayım.”
Dilara, benliğinin özüne odaklanırken geleneksel pratiklere yaslanarak üretmeye devam ediyor. Kökenleriyle yeniden bağ kurarken, özellikle doğal boyar maddelerle renklendirdiği asitsiz ve yarı geçirgen kağıtlar üzerine, altın varakları parmaklarıyla ezerek elde ettiği gerçek altın boyayı kullanarak minyatür geleneğini performatif bir jeste dönüştürüyor. Bu malzemeler, eserlerinde doğanın derin izlerini ve zamansızlığını yansıtmasına olanak tanıyor.
Gülfidan sanatsal pratiğinde arkeolojik alanlar, primitif mimari örnekleri, yıkıntılar ve bunların kuş bakışı görüntülerinden yola çıkarak, biçimin alanla olan ilişkisini vurgulayan irili ufaklı formlar, bunların kompozisyonları ve konumlandığı alanla (tabiat ya da mimari) iletişime geçen alan yerleştirmeleri üretiyor.
6 kadın sanatçının doğaya olan duyarlılıkları, özlem ve meraklarıyla, sezgi, içtenlik ve özveriyle ürettikleri özgün çalışmaları, “DOĞ” sergisi kapsamında MAHAL Sanat’ta.