1976'da Kurtalan, Siirt’te doğdu. Batman'da yaşıyor ve çalışıyor.
Kaybolan Ne?
Kayıp nedir?
Kaybolmak nasıldır?
Hangimiz kayıbız?
Gidenler mi arda kalanlar mı?
Ölenler mi öldürenler mi?
Barış Eviz’in Kayıp adlı çalışması, sanatçının kendine bu soruları dert ederek, canlı performans ve video sanatının imkânlarını başarıyla harmanlayarak ortaya çıkardığı bir iş. Kayıp, sanatçının yaşadığı coğrafyada bir döneme damgasını vuran faili meçhuller baz alınarak yapılmış bir çalışma. Korkunun, baskının kol gezdiği, sorgusuz sualsiz katliamların gerçekleştiği, insanların güneşin batımıyla kendi karanlığına çekildiği, devletin, militarist güçlerin işbirliği ile herkesin kendi sonuna kanlı senaryolar yazdığı Kürdistan’da doksanlı yılları anıyor. Anmakla kalmayıp işin içine kendi sorumluluğunu ve acil bir muhasebesini de ekliyor:
Eğer gidenler kayıpsa arkada kalanlar da pekâlâ kaybetmiştir çünkü.
Kayıp yakınları, bir yanını, sevdiğini, sevgisini, belki de insanlık adına beslediği masum duygularını, failleri ise en basitinden insanlığını, yaşamın güzelliğini ve ona duyulan saygıyı kaybetmiştir. Peki sanatçının böyle birbirine seslenen bu kayıplar döngüsünde yeri ve tavrı ne olmalı? İşte Eviz’in çalışması tam da bu soruya cevap olmak adına kotarılmış son derece başarılı ve duyarlı bir çalışma. İşini hem nedenine, hem nasılına, hem de “ne yapmalısına” odaklanarak tüm bunları iç içe geçirerek yapıyor. Ama bu durumu bir adım daha ileri taşıyarak, verileri analitik bir bakışla yorumlayarak kayıplardaki üçgende fail/ kurban/ sahiplerden failin cinayetine, eylemine hiç uğramayarak, değinmeyerek asıl Kayıp’ın/ kaybedenin çalışmada esamesi okunmayan failin ta kendisi olduğunu ince bir şekilde izleyicisine sezdiriyor. Biçim açısından da yaratıcı bir hamle var ortada. İşin hazırlanma aşamasından tutun, işin sunumuna kadar sanatçı bilfiil içindedir.
Mutfak kısmının göz önünde olması, işin son haline kadar eserin üretim sürecinin de sanata dahil edilmesi biçim ve içeriğin zorunlu bir uyumunun göstergesi.
Öte yandan, sanatçının elinde taşıdığı fotoğraf kendisinin olmakla beraber altındaki tarih, 1923, kayıpların öncesine, tarihsel nedenine dikkat çekiyor. Elinde kendine ait kayıp ilanı taşıyan fotoğrafla gezen sanatçının durumu son derece ironikken kayıpların en çok yaşandığı illerden biri olan Batman’da bu yürüyüşe karşı halkın artık kayıtsız kalması çalışmayı daha da doyurucu kılmaktadır. Ayrıca yürüyüş esnasında sanatçının kimlikleri yenileyen, temizleyen bir seyyar kimlikçinin önünden geçmesinin kayıpların nedeninin bir kimlik/ler meselesi olduğuna, genleri ve hayatlarıyla oynanarak insanlar için sevimli kılınmış renkli civcivlerle “rastlaşmasının” da gerçekçi olmayan çok kültürlülük iddialarına atıf olduğu söylenebilir.
Kayıp çalışması ilhamını, Arjantin’de 1977’den beri kayıp çocuklarının bulunması için mücadele eden “Plaza de Mayo (Mayıs Meydanı) Anneleri” veya Türkiye’deki “Cumartesi Anneleri”nden alıyor gibi görünse de onların yıllardır her hafta yaptıkları eylemi, bu uzun soluklu vicdan çağrısını, arayışa kendini dahil ederek bir adım öteye taşıyor.
Kaybolmanın, daha doğrusu kaybettirilmenin sırası bize gelmeden, her kayıpla eksilerek, birini kaybederek aslında bizim çoktan kaybolduğumuz üzerine yoğun, kısa ama etkili bir çalışma. (Mehmet Şarman / Yazar)