1982'de Başkale'de doğdu. Ankara'da yaşıyor ve çalışıyor.
Doğa, kentin yeryüzünü alınır satılır arsalara dönüştüren ekonomisi içinde, sınırlı bir sahada mümkün olduğunca verimli kullanılması gereken bir rezervdir. Bu nedenle kent sakinleri fırsat buldukça bu sınırlı doğadan kaçıp sayfiyelere dadanır. Biz de kısmen bu niyetle Ankara’dan uzaklaşıp Domuzbükü’nün yabanileşmiş otlarında yürümeye çalışırken, kilometrelerce öteden gelip denizin altına bakmaya tereddütlenirken kentin içinde doğayı vaat eden parklar ve bahçelere tekrar bakmaya karar verdik. Çok katmanlı bir saha olarak park, bir rekreasyon alanı, şehir içinde kısıtlı bir yeşil alan, özel günler için seçilen bir fotoğraf sahnesi, çocuk alanlarının çerçevesi, mahalle forumlarının toplanma alanı olduğu kadar geceleri evsizlerin evi, şehrin illegal işlerinin sahasıdır. Bu doğa kurgusu farklı mekanları ve işlevleri birbirinden görünmez sınırlarla ayırırken kentin kompartmanlaştırılmış yaşantısı içinde şeffaflığıyla tezat oluşturur.
2021 yazında Domuzbükü’nden başlayıp 2022 başına kadar Ankara ve İstanbul hattında yürüdüğümüz “Ofis Yeşili” projesi kapsamında, parkı çok yönlü heterojen yapısıyla incelemeye ve kişisel üretimimizin sınırlarını yeniden test etmeye çalıştık. Kapalı mekanların tehditkâr, tehlikeli ve bulaşıcı olduğu bir dönemde yeniden talep edilir alanlar haline gelen parklara bakma fikri birbirimizden uzak düştüğümüz bir dönemde birlikte düşünme ihtiyacımızla beraber biçimlendi. Bir yanda dokümanter yöntemlere yaslanan bir dil diğer yanda sezgileriyle ilerleyen bir üretim biçiminin birbirleriyle nasıl konuşabileceklerini düşünerek yola çıktık. Bu yol bizi bazen tenha bir koya çıkardı, bazen Bolu dağının ortasında bıraktı, bazen de durup park edebilmek için şehir içinde sonsuz turlar atarken bulduk kendimizi. Mevcut seçki, üretim biçimlerimizde kendini hissettiren farklı bakış açılarını beraber çalışmaya başladığımız sürecin öncesi ve sonrasını da içererek yan yana getiriyor.