Rüstem Aslan

1965’te İstanbul’da doğdu. Çanakkale’de yaşıyor ve çalışıyor.

? Neye Benzer, Şiir, 8 adet A4 baskı, 2020, Sanatçının izniyle.

? NEYE BENZER
söylenince insanı sıcak bir çamura dönüştüren söz
dökülünce coğrafyayı bir kaplan derisine benzeten ırmak
uygun bir isim bulununca bin yıldır taşıdığımız yüke
nefes alınca toprağın kederinden aldığımız güçle
nefes alınca tarihin lodoslu burçlarında küskün
nefes alınca gölgesinde sonsuzluğa çakılı çivilerin
haram ve hâsenât nefes alınca
töhmet ve terk nefes alınca
hayat için ayırdığımız zamandan seğirtken imgeler yaratınca
uçup gidince güvercin kılığında kalbimiz
hayalleri mahsus hasatlar toplayan sorular sorulunca
neye benzer
puslu havasında kirli işleri görülünce memleketimin
neye benzer
görününce soluğumda hınçla büyüyen veba
fail ve fıtri nefes alınca
manâ ve mehfum yürüyünce
neye benzer
kar havasında koşunca sabaha
paylaşılınca kefaret alfabesi güneşin kamburundan
hatırlanınca kayaların başdöndüren varolma elemi
çekilince kuyulardan harf harf ömrümüzce yazdığımız şiir
ahh! söylenince insanı bir pıhtıya dönüştüren söz
söylenince söylenince,
neye benzer
söylenince en çok söylenen o söz
yağmur sonrasında yağmurda yağmur öncesinde
sesimiz yürüdüğümüz yollarda izler bırakınca
düşünce dargınlığı eşiklerinden zehri seven bir yanlızın avucuna
düşünce gökyüzünden Zaman ve Tanrı
doksandokuz kere
yağmur havasında
abartılı efsaneler mahrur çilelerle çiftleşince
neye benzer neye benzer
bahtı güzel yerçekimiyle kaç zamandır vezinler
mahzun söyleşince
çiftleşince hırkası ilmeğinden
emanet bu nefes emanet aşk nefes alınca
söylenince söylenince söylenince en çok söylenen o söz
o mahaldan bu bucaklara yok olunca
gidilecek yer göçülecek vadiler
neye benzer
vadeden kirpiklerimizle evlerin sonsuz açık yüzünde
söylenince o söz
bunca musalla bunca hayfa
fail ve fitrî nefes alınca
manâ ve mefhum düşünüce
anı mı bellek mi hatıralar mı nedir
eşyanın yorgunluğunda
söylenince söylenince, söylenince en çok söylenen söz
doksandokuz kere
neye benzer
görününce buhuyla yazılan şiir gökyüzünde
mişli geçmiş zamandan okununca dualar
yalansa memleket kehanet hacimlerinden dökülen paralardan pullardan
nefes alınca tetanoz ve paslı çivi dört paslı çivi
çakılınca başımızı koyduğum yastıklara
uzanıp usulca yattığımız tabutlara
patlayınca yüreğimiz nar gibi kan -
anlamı zor bir hatim dokununca içtiğim dokunaklı süte
yüzümü yıkadığım su neye benzer
elimin değdigi ekmekler neye benzer
doksandokuz kere
binyıllık taşların akşam güneşindeki hüzünden başka
yok bana bir tek arkadaş bile
yok tek bir dize bile bu sonsuzlukta o sonsuzluktan
neye benzer neye benzer
ırmak boylarında akşam üstleri yüzümü kızartınca aldığım nefes
yanımda zehir zemberek uzaklık
menat ve müşrik
soğuk ve yorgun
düşerken tutunduğum taş tanrım
neye benzer
bir mezarlık çiceği karşılığına yorumladığım hayat
gömerken aşkın uğultusunu mutsuz bir toprağa
neden neden neden en sonundan bir önce
söylenince o son söz
rüzgarın avladığı sularda
ve dönüşünce insan çamura
? NEYE BENZER

ÖNCEKİ SAYFAYA DÖN