İnsanoğlu var olduğu günden bu yana, nedense kültürel ve fiziki yaşantısını hep sınırlar çizerek sürdürmüştür. Yani sürekli olarak kendi özgürlük alanını ya da çevresinde oluşan yaşam alanını sınırlandırmaya kalkmıştır. Konuya bu açıdan baktığımızda sınır kelimesinin sadece iki komşu devletin ya da şehrin topraklarını birbirinden ayıran bir çizgi olmadığını görürüz.
Sınır; daha geniş anlamı ile bir şeyin yayılabileceği veya genişleyebileceği en uç noktadır. Bu da yaşanılan kişisel, politik coğrafi, fiziksel, tarihsel, kültürel, düşünsel durumlarla sürekli olarak değişmektedir. Hayatın bir diyalekt üzerine oturduğunu düşündüğümüzde aslında zamanın, sınırları belirleyen ya da değiştiren en önemli etmen olduğu ortadadır. Zaman bir durumu sınırlarken, başka bir duruma geçiş sağladığı için aslında sınırları aşan ya da aştıran bir olgudur.
İşte bundandır ki insanoğlu, yaşadığı kısa zaman diliminde, içindeki keşfetme duygusu ve meraklanma güdüsünün beynini harekete geçirmesiyle sürekli olarak sınırları ve sınırlandırılan her şeyi aşmıştır. Artık sınırsızlık, insanoğlunun sınırıdır. Daha doğru bir söylemle "sınır, her anlamda sonsuzdur" bu sonsuzluk içinde herkesin anlatacak bir hikâyesi vardır.
Bütün bu çerçevede, sanatçılarımızın bu sergide sınırlamaları olduğu halde, sonsuz düşünme ve üretme yeteneği ile bu sınırları aşarak, geleceğe giden yeni yolları izleyici için açacağını düşünmekteyiz.